Bu hafta içi oynanan Manchester City-Arsenal maçı kuşkusuz ayın en öne çıkan eşleşmesiydi ve son şampiyon, rakibini ezici bir üstünlükle mağlup ederek avantajlı konuma geldi. Bu maçta Pep Guardiola'dan farklı gördüğün hamleler nelerdi? Erling Haaland'ın en iyi maçı mıydı?- Manchester City neden Avrupa'nın en formda takımı olduğunu bir kez daha gösterdi. Oyuncu performansları çok üst düzeyde. Oyuncular, Guardiola'nın fikir ve görevlendirmelerini yansıtmak için neler yapmaları gerektiğini tamamıyla anlamış durumdalar. Guardiola'nın her maçı maçtan önce kafasında simüle ettiğini, onlarca farklı senaryo geliştirdiğini biliyoruz. Haaland'ın sezonun ilk bölümünde söylediği; "Guardiola maçtan bir gün önce bize neler olacağını söylüyor, ertesi gün aynen öyle oluyor, bu delilik." cümlesinin yansıması gibiydi karşılaşma.Maçı çözen etken Guardiola'nın maça özel görevlendirmeleriydi. Normalde çift 8 numarayla oynayan Guardiola, bu kez çift pivotla oynadı. Savunma önü yoğunluğu alan paylaşımıyla arttırıldığı gibi, Thomas Partey veya Granit Xhaka pres yapmaya geldiği anda da Kevin De Bruyne'nin boşluğu kullanma becerisi devreye sokuldu. Arsenal yapısı gereği önde presi uygulamak istedi ancak presi yapan oyuncunun boşalttığı alana takım halinde kaymalar göstermezseniz, açılacak boşluk işlenecektir. William Saliba'nın yokluğuyla Rob Holding'in bu alanları dolduramaması, De Bruyne ve Haaland'ın deliciliklerini göstermesine yol açtı. Mikel Arteta'nın pres ısrarı da sürdüğünden o bölgeyi doldurabilecek şablona geçilemedi. 2-0 tamamlanan devre sonrası maçın en iyisi Aaron Ramsdale oluyorsa Arteta'nın kendini sorgulaması gerekiyor ki buna yaptığına eminim.<img src="https://images.aposto.com/2023/3/5/1682678558563.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.50" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: MARCA<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Thierry Henry'nin geçmişte Haaland hakkındaki en büyük eleştirisi boşluklara yeterince iyi hareketlenememesi, arkadaşlarına kanal açmakta başarılı olamamasıydı. Guardiola'nın Haaland'ı pas dağıtıcı ve hareketlenici olarak en efektif kullandığı maçlardandı. Manchester United maçındaki 5 gole katkı sağladığı performansını hala 1 numaraya yazarım, inanılmazdı. United'ı tek başına dağıtmıştı. Bu kez oyun katkısı odağıyla ve De Bruyne desteğiyle en iyi 2. maçı olduğunu düşünüyorum Premier Lig özelinde. Guardiola'nın; Haaland'ı Holding ile eşleştirmesi, Bernardo'yu sol stoper Gabriel ve Partey üstünden oynatmak isteyerek merkezi De Bruyne ile Haaland'a açmak istemesi maçın çözümlerinden oldu. Zinchenko'nun merkeze kayıp o alanı kapatmak istediğini gördük ama diğer tehditler bunu engelledi. Burada Rodri etkisinden de bahsetmek gerekiyor. Boğucu City baskısında seken topları toplayarak geriye koşuları engellediği gibi hem arkadaşlarına pas bağlantıları yarattı hem de Arsenal'in pres hattını kıran etkenlerden oldu. Guardiola onun hakkında; "Rodri bizim için olmazsa olmaz oyuncu." demişti. Sebeplerini her maçta görüyoruz. Son olarak Grealish'in iki yönde de yüksek yoğunluklu fiziksel oyununun övülmesi gerekiyor, bek desteğini muhteşem vererek Arsenal'in kanat etkinliğini zayıflatmaya çalıştı. Guardiola, Arsenal'in en büyük zaafının üstüne en ustaca şekilde gitti. Usta-çırak buluşmasında usta, çırağına ancak bu kadar değerli bir ders verebilirdi.Arsenal'ın nisan ayı karnesinde 1 galibiyet, 3 beraberlik, 1 mağlubiyet görüyoruz ki bu dönemde maç başı 2.4 oranında gol yediler. Bununla birlikte takımın oyun gücünde düşüş yaşadığı bazı istatistiklerle de kanıtlanıyor. Bunu yalnızca Saliba'nın denklem dışında kalmasıyla açıklayabilir miyiz?- Bazı oyuncular, bazı takımlar için bir oyuncudan fazlasıdır. Takımdaki oyunculara liderlik eden, tutkuyu kazandıran, özgüven getiren oyuncuların varlığı diğer oyuncuların daha rahat sahaya çıkmasını sağlar. Bu oyuncu Manchester United için Casemiro olduğu gibi, Arsenal için ise William Saliba. Arsenal 6 maçtır kalesinde gol görüyor. Gollerin büyük çoğunluğuysa yerleşim hatası, oyuncu takibi ya da dikkatsizlikle gelen goller. Saliba Arsenal savunmasına tam da bunu kazandırıyordu. Takımın odağının üst düzey olmasını sağlıyordu. Saliba ile 27 maçta 6 kez puan kaybı yaşayan Arsenal, Saliba yokken 6 maçta 4 kez kayıp yaşadı. Ve yerine koyduğunuz oyuncu da Saliba'dan 2-3 seviye aşağıda oyuncu olunca ister istemez rakiplerin hücum etmesi için motivasyon aracı oluyorsunuz. İstenen skorların alınamamasının bir diğer sebebi ise takım yoğunluğunun, maç içerisindeki reaksiyonların eski dönemden çok uzak olması. Arteta'nın Southampton maçı sonrası "Bu golleri görürseniz ligi kazanmanız zor." demesi itiraf gibiydi. Arsenal gardı düşmüş ve halsizlik yaşayan bir boksör gibi. Yeni darbe gelmeden önce çözüm üretmek zorunda, aksi halde kabullenilmiş çaresizliğe doğru ilerliyoruz.Wolverhampton'ın çelmesini bir kenara bırakırsak, nisan ayına damga vuran menajerlerden biri de Roy Hodgson'dı. Kısa vadede böyle bir etki bekliyor muydun? Hodgson yönetiminde performansı en çok artan Palace oyuncusu sence kimdi?Roy Hodgson denildiğinde aklıma Palace'tan ayrıldığında kutlama yapan taraftarlar geliyor. Tekrar gelmesi beklenmediği gibi tekrar gelip bu kadar yüksekten performans göstermesi beklenmedik bir şeydi. Yeni gelen hocaların genellikle takıma yeni bir hava kazandırdığı, motivasyonu arttırdığı görülür. Burada kıstas ise yeni hocanın takımdan ne alacağını bilmesi, oyunculara o özgüveni verebilmesidir. Bunun en somut örneklerinden oldu Roy Hodgson. İyi sonuçlarından ardından geleceği sorulduğundaysa da ne kadar iyi bir yönetici olduğunu, "Mayıs'ı Mayıs'ta konuşalım." diyerek, maç maç bakarak, güne odaklanarak gösterdi.<img src="https://images.aposto.com/2023/3/5/1682678638648.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.50" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Newsday<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">En çok gelişimin Eberechi Eze'de olduğunu söyleyebilirim. Eze kariyerinde ilk kez Premier Lig seviyesinde 2 maç üst üste toplam 3 gol katkısı yaptı. Bunu daha önce başardığında 2019'da Championship'te QPR forması giyiyordu. Bu sezon istikrarsız Palace'ta hücumun her bölgesinde oynadı, istediği katkıyı veremedi. Hodgson ile sağ çizgide ve zaman zaman solda oynayarak daha netleşen rolünün yansımasını gösterdi.Ruben Selles, sezon başında Ralph Hasenhüttl'in ekibine katıldığında da büyük yankı uyanmıştı. Geçici bir menajer olarak, sence ligden düşmesine kesin gözüyle bakılan Soton'a e seviye atlattı mi? Sürpriz olmama ihtimalinde, bir sonraki sezon Championship'te Soton'dan neler bekliyorsun?Ruben Selles hala genç ve potansiyelli bir isim. Premier Lig dışından gelip çok hızlı şekilde lige adapte olabilmek kolay değil hocalar açısından. 10 maçta 9 mağlubiyet alan takımı alıp 10 maçta 5 mağlubiyet aldı. İlk 6 maçında sadece 2 mağlubiyet aldığını da unutmamak gerekiyor. Arsenal, City, Spurs, United, Chelsea bulunduran bu fikstür içinden beklenenden daha iyi çıktığını söylemek yanlış olmaz. Selles, Arsenal maçı sonrasında Her takımla rekabet edebileceklerini, iyi bir savaş verdiklerini söyledi. Kalan maçlarda mucizeyi başarmaları kolay gözükmese de son ana kadar çabalayacaklar. Selles'in takımda kalmasını, düştükten sonra alacakları bütçe ile takımı yeniden yapılandırarak 2. sırayı hedeflemelerini bekliyorum. Selles &amp; Soton birlikteliği 2 sezon sonra tekrardan Premier Lig'de olabilir.Chelsea, bu ayın Southampton'la birlikte en az puan toplayan takımı ve Frank Lampard krizden çıkmanın formülünü bulamıyor gibi gözüküyor. Bu dağınıklığı toparlamanın anahtarı Pochettino'da mi?Chelsea'de değişmesi gereken ilk şey mantalite. Todd Boehly'nin futbol aklı olmadan yola çıkması ve bu işin bu kadar kolay olmadığının farkında olmaması; Chelsea'nin dağılan, kimliksiz, hangi yöne gittiği bilinmeyen takıma dönüşmesine sebep oldu.Kulüp yapılarında önce idare direktör, sportif direktör ya da futbol direktörü göreve getirilir. Bu kişiler yapının en güçlü halkası olarak hoca seçimini yaparlar. Göreve getirilen hoca ise kulüp felsefesine uygun oyun yapısına sahiptir. Yeni yansıtılacak oyun şablonuna göre transferler yapılarak kadro oluşturulur. Sahip Todd Boehly sonrasında en yetkili isimler Paul Winstanley ve Laurence Stewart göreve başlayalı henüz 7 ay dahi olmadı. Winstanley 6 aydır, Stewart 2 aydır görevde. Boehly yeni sezon planlamasında doğru adımları atamadığı için geçirilen 2 transfer dönemi hamleleri de boşa çıkmış oldu. Winstanley ve Stewart'ın sezon başında gelip, takıma uygun hoca kararını vererek onun istekleri doğrultusunda takımı şekillendirmesi gerekirdi. Graham Potter'a sonuna kadar destek sözü verip yardımcı ekibini Chelsea'ye kazandırdıktan sonra, kötü performans sonrası göndermek ve yardımcıların kulüpte kalması; Çaresizlikten Lampard'ı geçiş hocası olarak düşünmek ama Lampard'ın bu görev için hiçbir yeterliliğinin olmaması Chelsea'nin ne kadar kötü yönetildiğinin özeti. Lampard hocalık kariyerinin son 19 maçının yalnızca 1'ini kazanırken, Chelsea'deki yeni döneminde geleceğe dair hiçbir umut sunmuyor. 5 maçta atılan 1 gol ve bu felaket performans Lampard'ın yeni iş bulmasını engelleyecek türden, onun geleceğini ne yazık ki parlak göremiyorum. Bu performans üstüne Frank Lampard’ın Pro Lisansı olmadığı için Chelsea'nin her maç Lampard için cezai ücret ödemesi işin absürt kısmı oldu.<img src="https://images.aposto.com/2023/3/5/1682680526190.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.78" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Football365<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Pochettino Chelsea için doğru isim olabilir ancak tüm anahtarın Pochettino'ya teslim edilmesi gerekiyor. Yola bu şekilde çıkılmazsa Chelsea saplandığı bu bataklıktan kolay çıkamayabilir. Antrenör ekibinin yenilenmesi, kadronun darlaştırılmasıyla daha net hamlelerin yapılması gerekiyor. Boehly elit potansiyele sahip bir hoca bularak onunla süreç yaşama fikrine sıcak baktı Arteta örneği gibi ama Potter o doğru isim değildi. Şimdi yapılması gereken şey, elit hoca seviyesinde bir isimle anlaşarak geleceğin inşa etmek ve Chelsea'nin yeniden rekabetçi takıma dönüşmesini sağlamak.Vincent Kompany ve Burnley, Premier Lig'de iz bırakabilir ve kalıcı olabilir mi?Kompany yeni nesil hocalar arasında en heyecan veren isimlerden. Beni heyecanlandırmasındaki temel sebep Xavi ve Arteta'da olduğu gibi Guardiola tedrisatından geçmiş olması. Sadece bu da değil, Kompany büyük bir liderlik sergiliyor ve mümkün olan tüm vaktini kendini geliştirmeye odaklanarak geçiriyor. Avrupa'nın en çalışkan hocalarından.Kompany, City'deki son dönemlerinde hocalığına hazırlık yaptı. Arteta ve Guardiola'dan öğrendikleriyle kendi hocalık kariyeri için notlar aldı. Onlarla taktikler, fikirler hakkında konuştu, kendi fikirlerini oluşturdu. Kompany günde 14 saati futbolu düşünerek geçirdiğini söylüyor. Burnley'de başardıkları çok etkileyici. 187 gün ligde liderlik koltuğunda oturdular, sezonu domine ettiler. Topla oynamada, kalelerini gole kapatmada Championship lideri oldular. Bir takım Premier Lig'e ancak bu kadar gövde gösterisi yaparak çıkabilir. Kompany ilk kez bunu yaşayacağından Premier Lig'e tutunmak hiç kolay olmayacak ama Burnley'in en büyük güvencesi, yeni nesil hocaların en potansiyellilerinden Kompany ile çalışmak olacak.

This Is England

Şampiyonluk yarışında son durum, Ruben Selles, Vincent Kompany'nin heyecanı...

Semih Durası ile Soru-Cevap: Nisan Nasıl Geçti?

Gareth Southgate, Katar'a götüreceği 26 kişilik kadroyu açıkladı.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kaleciler</h2>Jordan Pickford, Nick Pope, Aaron Ramsdale<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Defanslar</h2>Kieran Trippier, Kyle Walker, Ben White, Trent Alexander-Arnold, Eric Dier, Harry Maguire, Conor Coady, John Stones, Luke Shaw<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Orta Sahalar</h2>Jude Bellingham, Conor Gallagher, Jordan Henderson, Mason Mount, Kalvin Phillips, Declan Rice<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Forvetler</h2>Bukayo Saka, Phil Foden, Jack Grealish, Marcus Rashford, James Maddison, Harry Kane, Raheem Sterling, Callum Wilson<a data-type="embed" fr-original-style="" href="https://twitter.com/England/status/1590705917229551616?s=20&t=kdre5_-Lr-gzIUG54bZc6Q" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"><img src="https://embed.apos.to/assets/2022/10/2022-11-10T21:17:29.407Z.png" width="550" fr-original-style="" fr-original-class="fr-draggable" style="vertical-align: middle; border-style: none; position: relative; max-width: 100%; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;"></a>

İngiltere’yi -tıpkı tüm önceki turnuvalar gibi- çok zor bir turnuva bekliyor. Geçmişteki başarısızlıklardan dolayı büyük turnuvaları daima yüksek baskıyla karşılayan İngilizler, şu anda daha da zor bir psikolojik sınavla karşı karşıya. Geçtiğimiz yaz Euro 2020’de final biletini kapan Aslanlar, Wembley’de kupayı penaltılarla İtalya'ya kaptırdıktan bugüne kadar olan süreci oldukça engebeli geçirdi; çok başarılı bir Dünya Kupası elemeleri performansını kafalarda soru işaretleri yaratan Uluslar Ligi fikstürü takip etti.İngiltere menajeri Gareth Southgate için seçilecek kadro ve oynanacak oyun başta olmak üzere belirsiz pek çok done mevcut. Ancak yüksek hedeflerin konduğu Katar 2022 için belirlediği oyuncu taslağını kurcalamakta fayda var.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kaleci</h2>Kaleciler konusunda Southgate’in talihsiz bir menajer olduğunu söyleyemeyiz. Avrupa’nın en iyi kalecileri arasında İngiliz bir eldiveni saymak zor olsa da kadronun zayıf halkaları incelendiğinde kaleciler liste başını çekmiyor. Son iki turnuvadır (2018 Dünya Kupası ve Euro 2020) kaleyi savunan Jordan Pickford, son dönemde Everton’ın düşüşüne direnen isimlerden biriydi. Ancak kimi zaman yaptığı bireysel hatalar ve motivasyon kayıpları, Southgate için farklı alternatiflere yönelebileceği düşüncesini doğurmuştu.&nbsp;Arsenal’ın alışıldık simalarından Aaron Ramsdale, Premier League'deki performansını bir ortalamaya sabitlemeyi başarsa da Uluslar Ligi’ndeki Macaristan hezimetinde tanınmayacak hâldeydi. Bu da İngiltere kalesini devralma ihtimalini oldukça zora soktu. 24 yaşındaki file bekçisi, sonrasındaki İtalya ve Almanya maçlarında yerini Nick Pope’a kaptırdı. Newcaslte United kalesine de çözüm getiren 3. alternatif olan Pope, Uluslar Ligi’ndeki şanslarını fena kullanmamıştı. Yine de turnuva boyunca Southgate’in kendi bildiğini okuyup kaleyi Pickford’a teslim etmesi muhtemel gözüküyor. Ramsdale ve Pope'un onu etkilemek için fazlasına ihtiyacı var.<img src="https://images.aposto.com/2022/8/2/1664266204192.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Sky Sports<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Savunma</h2>Sağ bek rotasyonundaki gereksiz birikme dışında Üç Aslan’ın savunması pek zenginlik ihtiva etmiyor. Trent Alexander-Arnold, Reece James, Kyle Walker ve Kieran Trippier, kupa favorilerinin birçoğunda kendisine yer bulabilecek kalitede oyuncular.Kyle Walker’ın sağda olduğu üçlü stoper hattı, 2018 Dünya Kupası’nda başarıyla denense aynı diziliş Uluslar Ligi’nde çürük meyve verdi. Gol yeme problemlerinin ortadan kaldırıldığı dörtlü savunma türevleri ise denge değiştiriciydi. Bu diziliş, birinci sınıf üç sağ beki kulübeye hapsetmek anlamına gelse de Dünya Kupası’nda İngiltere’nin A planı haline getirdiği sistem olabilir. Şahsi fikrim, sonradan bahsedeceğim stoper yetersizliklerinden de ötürü sağ stoperin Walker ve sağ kanat bekin James olduğu bir dörtlü savunmanın İngiltere için optimal olabileceği yönünde. Lakin Southgate, her daim beklentilerin aksine hareket eden ve tartışılacak kararlara imza atan bir isim.Stoper mevkiinde İngiltere’nin sıkıntıları mevcut. Manchester City’de sık tercih edilen isimlerden John Stones’u, sakatlığından kurtulması durumunda ilk 11’de göreceğimiz neredeyse garanti. Asıl soru, Stones’un partnerinin kim olacağı. Son yıllarda karikatürize edilen bir figüre dönüşen ve Almanya maçında da skora etki yapan hatalara imza atan Maguire’ın, kağıt üzerinde takımdan kesilme vakti geldi. Ancak ilginç bir şekilde Southgate’te tükenmeyen bir kredisi var; bu bakımdan sosyal medyadaki akıma rağmen Katar’a giden kadroda, hatta ilk 11’de kendisini görmemiz sürpriz olmaz. Maguire'ın kulübeye gönderilmesi Fikayo Tomori, Marc Guehi, Conor Coady gibi alternatiflere yeşil ışık yaksa da Antonio Conte'nin görev adamlarından Eric Dier'ın ismi bu listede diğerlerinden bir adım daha ön plana çıkıyor.<img src="https://images.aposto.com/2022/8/2/1664266268091.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.79" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: The Times<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Sol bek rotasyonunda da bir bolluktan bahsedilemez. Ben Chilwell ve Luke Shaw gibi iki üst düzey hücumcu beke sahip olsalar dahi ikisinin de yeterli forma şansı bulamadığı bir sezon oluyor. Southgate'in turnuva genelinde ikisinden birine gözü kapalı şekilde formayı vereceğini söylemek zor ki 3'lü savunmayı denediği müsabakalarda sol kanat bekte Bukayo Saka'yı görevlendirmesinin sebeplerinden biri de sol bek rotasyonundan kimseye güvenemiyor oluşu olabilir. Southgate, şu ana kadar sol bekte Trippier’yi oynattığı maçlarda da verim alamasa da bu opsiyona yakın durabilir. Veya Crystal Palace'ın genç yıldızı Tyrick Mitchell'ın kupaya kadar gaza basmasını dileyebilir.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Orta Saha</h2>Orta sahanın genel profili, Southgate'in takımının genel bir özeti gibi: seçenek ve zenginlik bol ama kullanım ve randıman beklenti altı. Orta sahadaki 'powerhouse' görevini icra eden Declan Rice, kadroya yazılacak ilk isimlerden biri ve Southgate onu tüm maçlarda kullanmaktan geri kalmıyor. Leeds United'da forma giyerken sık sık forma verdiği Kalvin Phillips’in Man City’de çok az dakika bulması ve yaşadığı kronik sakatlıklar, Jude Bellingham’ın yükselen formuyla birleşince orta sahada Rice’ın partnerinin kim olacağı konusunda zihinlerde net fikirler oluşuyor. Conor Gallagher, James Ward-Prowse, Jordan Henderson gibi opsiyonlar masada olsa da Rice, Bellingham, Mason Mount ve geri dönmesi halinde Kalvin Phillips’in düzenli şans bulmasını bekliyorum. Pep Guardiola’nın daha önde kullandığı Phil Foden’ı Southgate’in orta sahaya yakın bir konumda görevlendirmesini de bekleyebiliriz. Bu kadroda, direkt hücuma yönelik bir isim olan, dikine oynamayı seven ve paslı oyunun parçası olabilecek Emile Smith-Rowe’un yokluğu, ayrı bir tartışma konusu.Kanatlar, İngiltere’nin elinin en güçlü olduğu pozisyonlardan biri. Jack Grealish, Raheem Sterling, Bukayo Saka, Phil Foden gibi gediklilerin yanı sıra son dönemde çıkış yakalayan Jarrod Bowen da Milli Takım’a çağırıldı ve denkleme dahil oldu (Almanya maçı öncesi kadroya alınmadı). Geçtiğimiz sezonun pasını atmaya başlayan Marcus Rashford ve Jadon Sancho'yu da aynı paranteze almak gerek. Southgate için bir başka zor seçim de kanat rotasyonu özelinde olacak çünkü kimi dışarıda bırakırsanız bırakın, büyük bir özelliğin üstünü çizmiş oluyorsunuz.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Forvet</h2>Santrfor noktasında herhangi bir bahis yok. Senelerdir 9 numaraya dair -neredeyse- tek tartışma konusu, Harry Kane’i kimin yedekleyeceği ve bu soru, zaman içerisinde farklı isimleri bünyesinde barındırdı. Zamanında Callum Wilson, Dominic Calvert-Lewin, Ollie Watkins gibi isimlerin dahil edildiği rotasyonun bugünkü mevcut gözdeleri ise Tammy Abraham ve Ivan Toney. Kulüplerinde gösterdikleri performanslar, Katar’a gidecek isimler konusunda Souhgate'in elini kolaylaştırıyor.<img src="https://images.aposto.com/2022/8/2/1664266324143.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Deccan Herald<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Uluslar Ligi performansı, kadronun potansiyeline ve kalitesine gölge düşürse de özellikle Euro 2020 başarısından sonra Southgate ve ekibi için beklentiler geçmişten çok daha yüksek olacak. Baskı altındaki İngiliz menajer ve dünkü Almanya maçına kadar 5 maçtır akan oyundan gol bulamayan takımını oldukça zor bir turnuva bekliyor. Her daim eleştirilen ve daha da eleştirilecek olan Southgate’in, çözmesi gereken sorunlardan birisi de bu. Kadronun çok aşağısında bir futbol oynatan ama yine de Avrupa Şampiyonası’nda başarılı olan Southgate’in talihi Dünya Kupası’nda bu kadar yaver gitmeyebilir.Kaleci: Jordan Pickford - Aaron Ramsdale - Nick Pope&nbsp;Defans: Kieran Trippier, Kyle Walker, Reece James, Trent Alexander Arnold, Eric Dier, John Stones, Fikayo Tomori, Conor Coady, Luke Shaw, Ben ChilwellOrta Saha: Jude Bellingham, Declan Rice, Kalvin Phillips, Jordan Henderson, Mason Mount, Bukayo SakaForvet: Phil Foden, Jack Grealish, Raheem Sterling, Harry Kane, Tammy Abraham, Ivan Toney, Jarrod Bowen

Dünya Kupası'nın favorilerinden İngiltere'nin Katar'a kimleri götüreceği üzerinde fikir yürütmek gerekiyor.

Gareth Southgate'in Tercihleri

Premier League takımları arasında yaz aylarını en hareketli geçiren takım hiç şüphesiz Arsenal’di. 6 yeni transfer yapılmış ve 12 tane oyuncu kiralık veya bonservisleriyle takımdan gönderilmişti. Ben White, Aaron Ramsdale, Tahekiro Tomiyasu, Nuno Tavares ve Sambi Lokonga ve bonservisi alınan Martin Odegaard’a yaklaşık 160 milyon pound harcayan Topçular ağır eleştiri alıyordu zira doğrudan rakipleri Manchester United Raphael Varane, Jadon Sancho ve Cristiano Ronaldo gibi kat kat üst profildeki isimleri hemen hemen aynı fiyata kadrosuna katmıştı.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/5/1656095757699.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Eurosport<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Sezona ligin yeni takımlarından Brentford’a konuk olarak başlayan Arsenal ideal 11’inden çok uzakta çıktığı maçı 2-0 kaybetti. Brentford mağlubiyetini Emirates’teki Chelsea maçı takip etti. Lige büyük umutlarla geri dönen Romelu Lukaku’nun kişisel gösterisine dönüşen maçta Arsenal adına skor, oyun ve ilk 11’in idealinden uzaklığı &nbsp;Brentford maçıyla aynıydı. İki maçtır kâbus gören Arsenal, Carabao Cup’ta West Brom’u 6-0 yenerek nefes alsa da bir sonraki maç bölüm sonu canavarı Man City ile deplasmandaydı.Sezona hızlı başlangıç yapan City’nin karşısına Tierney-Kolasinac-Holding-Chambers-Cedric defans beşlisiyle çıkan Arsenal, güçlü rakibine yalnızca 7 dakika dayanabildi. 35. dakikada Xhaka’da oyundan atılmasıyla iyice dağılan Topçular 5-0’lık bir hezimetle Londra’ya döndü.Üç maçın sonunda sıfır puan ve eksi dokuz averajla ligin son sırasında bulunan Arsenal’de eleştiri okları Mikel Arteta ve Edu Gaspar çevresinde toplanmıştı. Özellikle Arteta’nın kovulması için büyük bir kamuoyu baskısı vardı.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/5/1656096039101.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Eurosport<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Arteta ve Arsenal’in imdadına Norwich, Burnley ve Wimbeldon’la arka arkaya oynadıkları kolay fikstür yetişti. İlk haftadan beri takımda kol gezen sakatlıklar ve hastalıklar da geride kalmıştı. Sezon başında kafasında kurguladığı oyuncuları ve planı ilk kez Kuzey Londra derbisinde sahaya süren Arteta, 3-1’lik galibiyetin ardından yalnızca bir ay önce ayrılmasını isteyen taraftarların ‘’We’ve got super Mik Arteta’’ tezahüratlarını eşliğinde soyunma odasına gidiyordu. Gidişat bir anda düzelmiş, Arsenal art arda galibiyetler almaya başlamıştı. İlk galibiyetini 11 Eylül’de alan Topçular, 20 Kasım’da çıktıkları Anfield deplasmanına kadar maç kaybetmeyecekti.Alınan skorların yanında oyunda da gözle görülür bir yükseliş ve başarıyla uygulanan bir plan vardı. White-Gabriel tandemi oturmuş, sağ bekte adeta üçüncü bir stoper gibi oynayan Tomiyasu ve maç kazandıran kaleci kurtarışları yapan Ramsdale ile takımın defans hattı belki de 10 yıl sonra güven verir hale gelmişti. Martinelli, Smith-Rowe, Odegaard, Saka dörtlüsünün ön alanda yarattığı enerji ve uyum çevresinde oluşan hücum da aynı şekilde işlemeye başlamıştı.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/5/1656096280626.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Eurosport<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Anfield’da alınan 4-0’lık soğuk duşun ardından Newcastle’ı 2-0’la geçen Arsenal üst üste Manchester United ve Everton maçlarını kaybedince futbol severlerin aklına ilk üç haftada yaşananlar gelse de kriz büyümeden galibiyetler gelmeye başladı. Aralık ayını Soton, West Ham, Leeds ve Norwich’e karşı firesiz bir şekilde geçiren Londra ekibi yeni yılın ilk gününde iç sahada City’yi ağırlayacaktı.İçinde bolca drama barındıran 90 dakikanın sonunda Arsenal, neredeyse baştan sona çok iyi oynadığı maçı son dakika golüyle 2-1 kaybetse de taraftarlar ve Arteta oyundan çok mutluydu. Arsenal’in genç ve gelecek yıllar için kurulan kadrosu ligin en baskın takımına ilk kez kafa tutmuştu.City maçından sonra yaklaşık 20 gün boyunca maç yoktu ve dolayısıyla gündem transferdi. Temizlik süreci bütün hızıyla devam ederken takımın orta sahada Xhaka’yı yedek kulübesine gönderecek bir derin oyun kurucu, en uca bağlantı oyununun yanında 15+ gol katkısı verebilecek bir forvet ve kulübeye derinlik katacak kalitede takviyelere ihtiyacı vardı. Bu doğrultuda ön plana çıkan isimler Dusan Vlahovic ve Bruno Guimaraes oldu. Vlahovic transferi için 100 milyon euro’lara çıkıldığı konuşuluyordu ve Arsenal ile Fiorentina’nın anlaştığı haberleri servis edilmişti.Oyuncunun yaz aylarında anlaştığı Juventus’u tercih etmesi sonucunda transfer yattı. Vlahovic transferine yoğunlaşılması Bruno Guimaraes transferinde geç kalınmasına neden oldu ve oyuncu Newcastle’a imza attı. Rotasyon oyuncularının da tek tek takımdan gönderildiği transfer dönemi taraftarlarda büyük hayal kırıklığı yaşattı.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/5/1656096623639.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: La Gazzetta Dello Sports<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Arsenal transfer masasında kaybetse bile sahada kazanmaya devam ediyordu. 23 Ocak’ta alınan 0-0’lık Burnley beraberliğinin ardından Wolves, Brentford, Wolves, Watford, Leicester fikstürünü kayıpsız geçti. Sırada bir diğer baskın gücü ağırlamak vardı. Yine fena başlamadığı maçı Liverpool’un ikinci yarıda kısa süreliğine vites attırması sonucu kaybeden Arsenal’de hissiyat ocak ayındaki City maçıyla aynıydı.Liverpool mağlubiyetinin ardından Aston Villa maçına yorgun şekilde çıkan Topçular, baştan sona düşük tempolu ve oyunu kontrol altında tuttukları maçı 1-0’la geçti. Tierney’in sakatlık sebebiyle sezonu kapatmış olması maçla ilgili canları sıkan tek olaydı. Milli aradan sonra oynanan Palace maçında Partey’in sakatlanması, 3-0’lık mağlubiyetten daha can sıkan bir haberdi.Tomiyasu, Tierney ve Partey’in sakatlığı sebebiyle kadroyu baştan tasarlamak zorunda kalan Arteta’nın çözüm bulması 2 maç sürdü. Xhaka’nın sol bek olduğu, orta sahanın tutucu rolde hiçbir oyuncu barındırmadan Sambi-Odegaard-Rowe üçlüsünden oluştuğu Brigthon maçı 2-1, hemen arkasından oynanan Soton maçı da 1-0’la kaybedilmişti. Dördüncü sıra için favori haline gelen Arsenal, üst üste aldığı üç mağlubiyetle Spurs’ü yarışa ortak etti.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/5/1656096833159.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Arsenal<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Arteta’nın deneysel çözümler aramaktan vazgeçip Elneny ve Tavares’i mevkilerinde kullanarak çıktığı Chelsea, Manchester United, West Ham ve Leeds maçlarını Nketiah’ın da sürpriz bir şekilde sahneye çıkmasıyla kayıpsız geçen Arsenal, Spurs deplasmanına 4 puan farkla gidiyordu. Olası bir mağlubiyette bile Şampiyonlar Ligi için avantaj Arsenal’de kalacaktı.Maça hızlı başlayan Tottenham kısa sürede skoru buldu ve Arsenal’i oyuna ortak dahi etmeden 3-0 yendi. Şampiyonlar Ligi’ne gidememe baskı altına giren Arsenal bir sonraki maçta Newcastle’a sahada varlık gösteremeden 2-0’la kaybedince beşincilik yolları gözüktü. Son hafta alınan 5-1’lik Everton galibiyet hiçbir şeyi değiştirmedi.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Kırılma Anı</h2>Arsenal’in sezonunda olumlu ve olumsuz birçok kırılma yaşandı. İlk üç maçın ardından gelen seri galibiyetler, 3-1’lik Spurs galibiyeti, 2-1’lik City mağlubiyeti ya da sezonun sonlarında yaşanan sakatlıklar Arsenal adına sezonu etkileyen olaylardı ama bunların hiçbirinin sezona etkisi ara transfer dönemi kadar fazla olmadı. Vlahovic ve Bruno’nun transfer edildiği bir alternatif gerçeklikte, Arsenal’in o dönemde yakaladığı ivmeyi ve Chelsea’nin başına gelenleri de hesaba kattığımızda üçüncülük olası bir sonuçtu.Ama Vlahovic ve Bruno transfer edilmedi. Arteta’nın uzun vadede takımda düşünmediği birçok rotasyon oyuncusunun ayrılmasıyla derinlik iyice azaldı ve mart ayında yaşanan sakatlıklar sonucunda takım dağıldı. Bütün bunların sonucu olarak en son Wenger’le 16/17 sezonunda mücadele edilen Şampiyonlar Ligi’ne dönüş en az bir sezon daha uzamış oldu.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Menajere Not</h2>Mikel Arteta: 7/10Geçtiğimiz sezonun sonu ve bu sezon oynanan ilk üç maçın ardından çoğu insanın Arsenal’e karşı algısı artık Big Six’in bir parçası olmadığı ve eski günlerinden çok uzakta olduğu yönündeydi. Büyük eleştirilere maruz kalmasına sebep olan yaz transferlerinin neredeyse hepsinden iyi performans alması, ilk üç maçtaki hezimetin ardından takımı toparlayıp geri döndürebilmesi, sahada oynanan oyunun sezon içinde çıktığı pik nokta ve çoğu futbolseverin ilk sekiz dışında kalmasını beklediği takımın ligi kıl payı beşinci bitirmesi Mikel Arteta’nın performansını başarılı kılıyor.<img src="https://images.aposto.com/2022/5/5/1656097035774.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.78" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Arsenal<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Sezonun Oyuncusu: Thomas Partey</h2>Saka, White, Odegaard, Martinelli ve Ramsdale gösterdikleri performansla bu başlığa aday olsalar da hiçbiri Partey’in bu sezon çıktığı seviyeye çıkamadılar. Ocak ayında oynanan City maçında City’nin korkutucu orta saha hattını tek başına durdurması ve orta sahayı domine etmesi, buna yakın bir performansı Liverpool’a karşı sergilemesi Partey adına bu sezon unutulmayacak olaylar. Ayrıca sakatlığının ardından takımın bütün dengesinin dağılması da Ganalı oyuncunun oyun planında ne kadar önemli bir yeri olduğunu gösteriyor.<h2 fr-original-style="" style="margin: 0px; color: rgba(0, 0, 0, 0.85); font-weight: 500; padding: 0px; box-sizing: border-box;">Beklentiler: 22/23 Sezonu</h2>Devre arasında hedeflenen isimlerin alınamasının ardından herhangi bir panik transferinin yapılmaması Arsenal adına planın daha uzun vadeli olduğunu gösteriyor. Bu plan doğrultusunda genç ve potansiyelli bir kadro temeli atan Topçuların bu yaz iyi bir transfer dönemi geçirmesi çok önemli.Önümüzdeki sezon oyunun ve genç oyuncuların iyice pişmesi, bu gelişim süreci yaşanırken gelecek bir UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu ya da ligi ilk 4 içerisinde bitirmek Arsenal taraftarlarının gerçekçi beklentisi.

Arsene Wenger’in ayrılışından beri tam olarak ne yaptığını bir türlü bilemeyen Arsenal, geçtiğimiz sezon aldığı kararlarla artık bir plan çevresinde ilerlediğini gösterdi.

Yarınlar İçin Bugünü Feda Eder Misiniz?

İsviçre ve Fildişi Sahilleri ile yapılacak hazırlık maçları, takımın ne durumda olduğuna dair sinyaller verecek nitelikte. Geniş kadronun birkaç sakatlık dışında (Aaron Ramsdale, Reece James, Trent Alexander-Arnold, Tammy Abraham) aşağı yukarı bu şekilde olması bekleniyor.Kaleci:&nbsp;Sam Johnstone – Jordan Pickford – Nick PopeKalede Southgate’in tercihi iyileştiği andan itibaren muhtemelen Ramsdale’den yana olacak. Arsenal ile rüya gibi bir sezona imza atan 23 yaşındaki oyuncu, formuyla Jordan Pickford’ın yerini epeyce sarstı. Bu ikilinin dışına çıkılması imkansız görünüyor.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Defans:&nbsp;Conor Coady – Mac Guehi – Harry Maguire – Trick Mitchell – Tyrone Mings – Luke Shaw – John Stones – Kyle Walker-Peters – Ben WhiteBurada kilit nokta takımın seçeceği formasyon. Bazen 3’lü, bazen 4’lü savunmayı tercih eden İngiliz Milli takımının bu mevkide elinde büyük bir bolluk var. Elemelerde geri hatta ağırlıklı olarak Mings ve Maguire oynadı ama ben bu sezonla birlikte, önümüzdeki 6 ayı da göz önünde bulundurarak 3’lü oynanan bir düzende Kyle Walker – Conor Coady ve Ben White’ın oynamasını bekliyorum. Özellikle Ben White isminin altını kuvvetli bir biçimde çizmek lazım.&nbsp;Onun için ödenen bonservis bedelinin altında ezilmesi beklenirken, bu beklentiye sahip olanları ben dahil büyük bir şaşkınlığa uğrattı. Takımındaki yüksek performansı dolayısıyla ödüllendirilecektir. Bir diğer mercek altına almamız gereken kişi ise Conor Coady. Bruno Lage’in Wolves’unda bir mücevher gibi parlıyor ve takım iskeletinin en önemli oyuncusu konumunda. Gerçek bir savunma lideri. Harry Maguire’ın artık herkes tarafından dillendirilen problemleri de düşünüldüğünde savunmaya liderlik edecek isim, bu oyuncular içinde bence o.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Orta Saha:&nbsp;Jude Bellingham – Conor Gallagher – Jordan Henderson – Mason Mount – Declan Rice – James Ward-ProwseKim olabilirdi?&nbsp;<ul fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Kalvin Phillips</li></ul><hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/2022/2/5/1648247508793.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.78" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Sky Sports<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Yukarıdaki isimlere bakınca çok ekstrem bir durum olmadığı sürece benim için Declan Rice’ın oynamaması büyük sürpriz olur. Savunmanın önündeki partneri ise şimdilik soru işareti. James Ward-Prowse gerçekten çok iyi bir sezon geçiriyor ama öte yandan geçtiğimiz Euro 2020’yi de anımsayınca burada Kalvin Phillips ile birlikte sağlam bir ikili yakalanmıştı. Ellerinde Bellingham gibi bir ‘Altın Çocuk’ &nbsp;da var. Mutlaka o da Dünya Kupası ayarında bir organizasyona damga vurmak isteyecektir. Teknik direktör Southgate’in kafası baya bir karışacak.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Forvet:&nbsp;Phil Foden – Jack Grealish – Harry Kane – Bukayo Saka – Emile Smith Rowe – Raheem Sterling – Ollie WatkinsKim olabilirdi?&nbsp;<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Patrick Bamford</li></ul>Kaptan Harry Kane, bir ulusunun ümitlerini bağladığı isim. Santrfor Kane’in sağında ve solunda oynayacak oyuncularsa şimdilik muamma. Oynanan hazırlık maçları, Kane’in özellikleriyle örtüşebilmesi, oyununu ona göre şekillendirebilmesi bu oyuncular için kriter olacak. Bugünden baktığımızda en çok öne çıkanlar Saka ve Sterling. Ama zaten burada ‘Takımın As oyuncusu’ gibi öne çıkan bir isim olması beklenmiyor. Turnuva içinde dahi bu seçimler maçtan maça değişebilir. Havuza Roma’da iyi bir sezon geçiren Tammy Abraham da eklenecek. Her ne kadar golle geçen seneki kadar yakın olmasa da biraz hafızaları zorlayınca Patrick Bamford’ı da atlamamak gerekiyor.

Katar’da yapılacak olan 2022 Dünya Kupası’na doğru giderken, İngiltere’nin turnuvada şans vermeyi planladığı geniş kadrosu yayınlandı.

Kupa Yolunda

Geçen sezon mütevazı kadrosuyla Premier Lig'de beklentileri en çok aşan takımdı Sheffield United. Bu takıma gol atmak neredeyse imkansızdı. 19-20 Premier Lig sezonunda namağlup Liverpool, Manchester City ve Manchester United'ın arkasından en az gol yiyen 4. takımdı Sheffield. Peki bu başarının sırrı neydi? O konumdan lige onuncu haftada havlu atacak konuma nasıl geldiler? Bu sorulara cevap arayalım. Biraz eskilere giderek tabii.Chris Wilder Sheffield'ın başına geçtiğinde kadro kalitesi bakımından oldukça şanslıydı. O kadar şanslıydı ki, 7 futbolcu League One'dan Premier Lig'e giden bu yolda Chris Wilder'a eşlik edecekti. Hatta bazı oyuncular genç yaşta takımın seviyesini çoktan aşmış, üst liglerdeki takımlara transfer olmuştu. Onlardan biri Southampton'da sezonun oyuncu diyebileceğimiz Che Adams'tı. Henüz 19 yaşındayken Wilder'ın şans verdiği futbolcu o sezon takıma 12 gollük katkı sağlamış, sezon sonu ise Birmingham'ın yolunu tutmuştu. Dominic Calvert-Lewin ve Aaron Ramsdale ise bu takımın diğer genç yetenekleriydi.Böylesine sağlıklı bir yapıda doğru sistemi bulan Wilder, Championship'e çıktığı ilk sezonda herkesin küme düşme adayıyken beklentileri aşıp onuncu sırada bitirmesini sağlamıştı Sheffield'ın. Bu dönemde verilen sağlıklı kontratlar, istikrarın en temel sebebiydi. Kontrat konusunda o kadar iyilerdi ki, onuncu bitirdikleri Premier Lig sezonunda ligin açık ara en düşük maaş bütçesine sahip takımıydı. Bu başarı bu durumda daha da anlam kazanıyordu.<a fr-original-style="" href="https://www.examinerlive.co.uk/sport/football/news/chris-wilder-sheffield-united-recap-18973120" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank"><img src="https://images.aposto.com/2021/5/2021-06-04T13:49:56.490Z_sm.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="Infinity" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable"></a> Rüya gerçekleşmişti artık, devlerin arasında "Ben de varım" diyerek çok zor bir başarı yakalamışlardı. Mâli durumun sıkı kontrolü, sportif başarıyla birlikte gelen gelir, yayın gelirleriyle birleşince çok iyi bir gelir sağlamışlardı. Artık harcamak zorundaydılar ve zorunda oldukları için korkunç bir baskı oluşacaktı kuşkusuz. Championship'te 22 gol atan Oliver McBurnie, kendi altyapısından çıkarıp Bournemouth'a sattıkları İngiltere U-21 takım kalecisi Aaron Ramsdale, yine Bournemouth'ta beklentileri karşılayamayan Lys Mousset, 17 yaşında Derby'de ilk 11 oynayan Jayden Bogle, Oliver Burke, Rhian Brewster derken müthiş bir para harcamıştı Sheffield.Küme düşmenin en büyük sebebi gelen oyuncuların beklentileri karşılayamamasıydı. Toplam 45 milyon Pound harcadıkları Oliver McBurnie ve Rhian Brewster ikilisi toplam sadece 1 gol 1 asist katkısı verebilmişti. Aaron Ramsdale ise Dean Henderson'ı mumla aratıyordu. Bozulan savunma yapısı Sheffield'ı çok kötü etkiledi ve bu sezon en çok gol yiyen ikinci takım oldular. Hâl böyle olunca zaten küme düşmemek imkansız olurdu.Karalara bağlamayalım, Sheffield'ın genç futbolcularının hâlâ harika potansiyelleri var ve harika bir menajerle anlaştılar. İleriki yıllarda Sheffield United adını tekrar duyacağımıza eminim, son olarak sezon ödüllerini verip bir sonraki takıma geçelim.Sezonun Oyuncusu: Aaron RamsdaleHayda! Hocam az önce yemedik mi bu arkadaşı? Evet biliyorum hem hayal kırıklığı hem de sezonun oyuncusu ödülü garip gelecek ama Aaron Ramsdale'ın hayal kırıklığı olmasının sebebi, United'ta De Gea'yı bile kesen Dean Henderson performansıydı. Aynı zamanda 22 yaşında olduğu için biraz pozitif ayrımcılık yaptım. Euro 2020 kadrosunda kendine yer buldu bile, tabi ki Dean Henderson'ın yedeği olarak.Sezonun Hayal Kırıklığı: Chris WilderBence büyük bir Sheffield United efsanesi olan Chris Wilder, tepetaklak giden takımda hiç sorumluluk almadan, hiçbir şeyi değiştirmeden hatta bazen oyuncularla tartışarak Sheffield'ın küme düşüşünü izledi. Kendi yarattığı bu takımın onun seviyesini aştığını düşünüyorum. Biraz daha cesur olabilirdi. Sonuçta 5-0 yenilmekle 1-0 yenilmek arasında ne kadar fark var?Sezonun Transferi: Jayden Bogleİngiltere Milli Takım kadrosuna sadece sağ bek alsak muhtemelen bu takım Euro 2020'de çeyrek final oynar. Bu oyuncu grubunun içinde en gösterişsiz ve sessiz sedasız ilerleyen Jayden Bogle ileride Sheffield için çok önemli bir oyuncu olacak.Sezonun Başarısız Transferi: Rhian BrewsterJürgen Klöpp'ün "Satmasaydık A takımda kesinlikle şans verirdim." dediği genç yetenek Sheffield'ta korkunç bir sezon geçirdi. Hiçbir skor katkısı sağlamayan genç futbolcu İngiltere Milli Takımının bütün alt yaş takımlarında oynamış, hatta annesi Hülya Brewster hanım sebebiyle aldığı Türkiye Milli takım davetini İngiltere Milli Takımından gelen davet için reddetmişti. Böylesine büyük bir potansiyelin böyle bir sezon geçirmesi üzücü tabii ki. Neyse ki henüz çok genç ve önünde onu bekleyen koca bir kariyer var.Sezonun Maçı: Leicester vs Sheffield UnitedChris Wilder ile yolları ayırdıktan sonra alt sıralarında da çok karışık olması sebebiyle çok çok az bir şansı vardı Sheffield'ın. Pragmatist, sonuç odaklı bir teknik direktör ile kümede kalabilirlerdi. Fakat Chris Wilder'ın yerine gelen Paul Heckingbottom henüz ilk maçında ligin sürpriz takımı Leicester'dan tam beş gol yemiş, paramparça olmuştu. Kuşkuşuz en ufak bir umut da kalmamıştı Sheffield taraftarında.

Lige geçtiğimiz sezon katılan Sheffield, hepimizi şaşkınlığa sürüklemişti. Bu sene de beklentilerin dışında çıkmayı başardı, ancak bu kez olumlu anlamda değil.

Aaron Ramsdale ile ilgili hikayeler